Aşı İle Önlenebilen Hastalıklar 2

Aşı İle Önlenebilen Hastalıklar 2

Suçiçeği Hastalığı

Suçiçeği hastalığı, genellikle erken çocukluk döneminde geçirilen, varisella zoster virüsünün (VZV) neden olduğu, sıklıkla ateşin de eşlik ettiği, yaygın ve kaşıntılı, içi sıvı dolu döküntülerle karakterize, bulaşıcılığı yüksek bir hastalıktır.

Suçiçeği Hastalığının Belirtileri Nelerdir?
Suçiçeği hastalığında döküntüler genellikle virüsle temastan 14-16 gün sonra ortaya çıkmakla birlikte, bu süre 10 ila 21 gün arasında değişebilir(kuluçka dönemi). Döküntüler başlamadan 1-2 gün önce ateş, halsizlik, iştahsızlık, baş ağrısı ve bazen hafif karın ağrısı görülebilir. Bu belirtiler genellikle döküntüler ortaya çıktıktan sonraki 2-4 gün içerisinde geçer. Ciltte kaşıntılı kızarıklıklar şeklinde başlayan döküntüler, hafif kabarıklaşarak berrak, içi sıvı dolu kabarcıklar(veziküller) haline gelir ve 24-48 saat sonra kabuklanmaya başlar. İlk oluşan döküntüler kabuklanmaya başlarken yaklaşık 5-7 güne kadar yeni döküntüler ortaya çıkar. Aynı bölgede, farklı evrelerdeki döküntülerin bir arada görülmesi, suçiçeği hastalığının tipik özelliğidir. Döküntüler saçlı deriden başlayarak yüz ve gövdeye doğru yayılır. Yoğunluğu kollarda ve bacaklarda daha azdır. Döküntüler gövdede ve kol ile bacakların üst kısımlarında yoğundur. Döküntüler ilk günlerde daha yoğun olmak üzere yedinci güne kadar devam eder. Sayısı genellikle 250-500 civarındadır. Suçiçeği hastalığının şiddeti yaşla birlikte artar.

Suçiçeği Hastalığı Nasıl Bulaşır?
Çok bulaşıcı olan bu hastalığın tek enfeksiyon kaynağı insandır. Hastalık, virüs ile enfekte kişiden, solunum yoluyla ya da derideki vezikül denilen kabarcıkların içindeki sıvıyla temas sonucu bulaşabilmektedir. Hastalığın bulaşıcılığı döküntüler ortaya çıkmadan 1-2 gün öncesi başlar ve tüm döküntüler kabuklanana kadar devam eder. Ev içi temaslarda bulaşıcılık oranı %80-90’dır.

Suçiçeği Hastalığının Yaygınlığı Nasıldır?
Suçiçeği hastalığı, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaygın görülen bir hastalıktır. Hastalık daha çok kış ve ilkbahar aylarında görülür. Genellikle 1-9 yaş arasında görülmekle birlikte adölesanlarda, erişkinlerde ve yaşlılarda da görülür. Ancak erişkinlerin %95’i suçiçeğine karşı bağışıktır.
Bulaşıcılığının yüksek olması sebebiyle, suçiçeği hastası ile temas sonrasında duyarlı olduğu bilinen kişilerin %80-90’ı klinik bulgular ile hastalığı geçirmektedir. Hastalığın geçirilmesi ile koruyucu bağışıklık gelişmekle birlikte seyrek olarak ikinci kez suçiçeği geçirilebilmektedir. Özellikle bağışıklığı baskılanmış kişilerde ikinci atağın görülme riski daha yüksektir. Suçiçeği hastalığını geçirenlerin %2,2-4,7’si hastaneye yatmak zorunda kalmaktadır.

Suçiçeği Hastalığından Nasıl Korunulur?
Hasta kişilerle temas edilmemelidir. Suçiçeği hastalığından korunmanın en önemli yolu aşılamadır.

Tetanos Hastalığı

Tetanos; Clostridium tetani denilen bakteri tarafından oluşturulan bir enfeksiyondur. Doğada toz, toprak, gübre dahil her yerde bulunur. Sıklıkla kişinin boyun ve çene kaslarında şiddetli kasılmalara neden olduğu ve kişi ağzını açamadığı için ‘ Kazıklı Humma’ olarak ta adlandırılır.

Bulaşma
Tetanos kişiden kişiye bulaşmadığı için aşıyla önlenebilen diğer hastalıklardan farklıdır. Clostridium tetani, oksijensiz ortamda özellikle nemli ve ılık topraklarda, tozlarda ve gübrelerde yıllarca canlı kalabilen, insan ve hayvanların sindirim sistemlerinde de yaşayabilen bir bakteridir.
İnsanlara kontamine objelerle (tırnak, iğne, çivi gibi) oluşmuş kesiklerden ya da toz, toprak, dışkı veya tükürükle kirlenmiş yaralardan, yanık ve kazalarda meydana gelen ölü dokulardan, yeni doğanlarda göbek kordonundan bulaşır.
Dünya Sağlık Örgütünün 2002 yılında açıkladığı rapora göre tetanos nedeniyle dünya genelinde her yıl 213.000 ölüm olmaktadır. Vakaların çoğunun hijyenik doğum yapmayan kadınlar olduğu bildirilmiştir. Maternal Neonatal Tetanos denilen bu durum, tetanosa karşı bağışıklanmamış kadınlara doğum sırasında mikrobun bulaşmasıyla oluşmaktadır.

Belirtiler ve Bulgular
Tetanos mikrobunun vücuda girmesinden sonra oluşturdukları toksinler belirtilere neden olur. Kuluçka süresi genellikle 3-21 gündür (ortalama 10 gün). Yaranın tipine bağlı olarak bu süre 1 günden birkaç aya kadar değişebilir. Genellikle kısa kuluçka süresi ileri derecede kontamine yaralarda görülür ve hastalığın daha ciddi ve kötü prognozla seyredeceğinin işaretidir. En fazla görülen ilk belirti çene kaslarında spazmdır (kasılma). Bundan başka; baş ağrısı, ani ve istemsiz kas kasılmaları (en sık midede), bütün vücutta ağrılı kas sertliği, yutkunma sorunları, nöbetler, ateş ve terleme, yüksek kan basıncı ve kalp atışında hızlanma görülür.
Tetanosa bağlı gelişebilen komplikasyonlar ise şunlardır: Vokal kordlarda (ses telleri) kontrolsüz ve istemsiz spazm, kemik kırıkları, hastane enfeksiyonları, akciğer embolisi, solunum yollarındaki yabancı materyallere bağlı gelişen aspirasyon pnömonisi, ölümle sonuçlanması muhtemel solunum güçlüğü (vakaların %10-20’si kaybedilir). Hastaneye yatırılmayan vakalarda ise ölüm % 100’dür.

Tanı ve Tedavi
Doktorlar, muayene ve bazı belirti ve bulgulara bakarak hastanın tanısını koyarlar. Tetanosu doğrulayacak laboratuvar testleri yoktur. Tetanos tanı konur konmaz acil tıbbi müdahale gerektiren bir hastalıktır. Hasta hemen hastaneye yatırılır, insan tetanos immünglobülini veya attan elde edilmiş antitoksin derhal başlanır. Tetanos aşısı yapılır. Kasılmaları kontrol altına alacak ilaçlar, agresif yara bakımı ve antibiyotiklerle tedavi sürdürülür. Solunum sıkıntısı gelişmişse solunum cihazıyla hastayı desteklemek gerekir. Hastalığı geçirmiş birey bağışıklık kazanmaz. Bağışıklanmanın tek yolu aşılanmadır.

Korunma
Tetanosun uzun yıllardır güvenle uygulanan çok etkili bir aşısı mevcuttur. Tetanosdan korunmanın en etkili yolu tam aşılı olmaktır.
Tetanos aşısı beşli karma aşı (DaBT-İPA-Hib) şeklinde 2,4,6. aylarda ve 18. ayda uygulanmaktadır.
Takvimimizde, (1 Temmuz 2016 tarihinde doğanlardan başlamak üzere) 48. ayda dörtlü karma aşı (DaBT-İPA) şeklinde pekiştirme dozu yer almaktadır. 1 Temmuz 2016 tarihinden önce doğmuş ve halen ilköğretime başlamamış olan çocukların DaBT-İPA pekiştirme dozu ise 2020-2021, 2021-2022 ve 2022-2023 eğitim ve öğretim dönemlerinde okul aşılamaları şeklinde uygulanacaktır.

  1. yaşında (156. ay) da erişkin tip difteri-tetanoz (Td) aşısı olarak ayrı bir pekiştirme dozu uygulaması devam etmektedir.
    Daha önceki aşılanma durumu bilinmeyen erişkinlerde tetanos aşılaması ise Td (erişkin tip difteri-tetanos) aşısı şeklindedir. Primer uygulama şeması üç doz olarak uygulanır; birinci doz ile ikinci doz arasında en az dört hafta, ikinci doz ile üçüncü doz arasında en az 6 ay bulunmalıdır. 10 yılda bir uygulanan hatırlatma dozlarıyla devam edilir.
    Doğurganlık çağındaki her kadın tetanosa karşı bağışık olmalıdır. Hiç aşılanmamış gebelerin en az iki doz Td aşısı almaları sağlanmalıdır. İkinci doz doğumdan en az iki hafta önce tamamlanmalıdır. Yeterli süre sağlanamadıysa tek doz Td almış gebenin ve bebeğinin tetanos hastalığı açısından risk altında olduğu dikkate alınmalıdır. Temiz doğum şartlarının sağlanması ve bebeğin göbek bakımının doğru yapılması daha da önem kazanmaktadır.
    Ayrıca yaralanmalarda da hekim tarafından kişinin daha önceki tetanos aşı kayıtları değerlendirilerek yaralanmanın ciddiyetine göre tetanos aşısı ve/veya tetanoz anti-toksini/tetanos immunglobulini uygulanır.

Pnömokokal Hastalık

Pnömokok hastalıkları, pnömokok isimli bakterinin neden olduğu ciddi ve ölümcül olabilen hastalıklardır. Pnömokok bakterisi, hafif olarak değerlendirilebilecek hastalıklardan, ciddi, ölümcül olabilen kan zehirlenmesi ve menenjitte kadar çok çeşitli hastalıklara, yaşam boyu sakatlığa da neden olabilir. 5 yaşından küçük çocuklardaki bakterilerle ortaya çıkan menenjitin(beyin ve omuriliği saran zarın iltihabı) en sık nedenidir. Ayrıca, kan zehirlenmesine (sepsis) zatürreye, otit (kulak iltihabı) ve sinüzite neden olabilir. Zatürrenin hem çocuklarda hem de yetişkinlerde en sık nedeni pnömokok bakterisidir.

Pnömokok bakterisinin neden olduğu hastalıklar ciddi midir?
Pnömokok bakterisinin neden olduğu hastalıklar hafif; otit (kulak iltihabı) ve sinüzit gibi (ancak bu hastalıklarda hem gündelik yaşam kalitesini etkiler, hem de sağırlık gibi ciddi hasarlara neden olabilir) hastalıklardan, çok tehlikeli hastalıklar olarak değerlendirilen zatürre, menenjit (beyin ve omuriliği saran zarın iltihabı) ve kan zehirlenmesi şeklinde seyredebilir. Bu hastalıklar sağırlık, beyin hasarı ya da kol veya bacak kaybı gibi sakatlıklara neden olabilirler. Pnömokokal menenjit olan yaklaşık 15 çocuktan birisi tüm tedavilere rağmen kaybedilmektedir.

Pnömokok bakterisinin neden olduğu hastalıkların belirtileri nelerdir?
Pnömokok bakterisinin neden olduğu hastalığın vücutta etkilediği bölgeye göre farklı belirtileri vardır.
Zatürre hastalığının belirtileri:
Ateş ya da titreme
Öksürük
Hızlı solunum ya da nefes alma zorluğu
Göğüs ağrısı
Menenjit (beyin ve omuriliği saran zarın iltihabı) hastalığının belirtileri:
Başağrısı ya da ense sertliği
Yüksek ateş
Parlak ışıkla artan ağrı
Bilinç bulanıklığıdır.
Bebeklerde yeme, içmede azalma, uyarıya cevapta azalma ya da kusma görülebilir.
Kan zehirlenmesinin belirtileri:
Ateş
Titreme
Dalgınlık,
Uyarıya cevapta azalma

Pnömokok bakterisi nasıl yayılır?
Pnömokokal hastalıklara neden olan pnömokok bakterisi, boğazında bu bakteri bulunan kişilerin öksürük ya da hapşırmaları yoluyla yayılır. Bulaşma, solunum sekresyonları ile temas ve/veya büyük damlacıkların yayılımı ile kişiden kişiye olmaktadır. Hasta olmasalar bile bazı çocuk ve yetişkinlerin burun ve boğazlarında bu bakteriler bulunabilir. Bu kişiler pnömokokal hastalığı yayabilirler.

Pnömokok bakterisinin neden olduğu hastalıklardan nasıl korunulur?
Pnömokok bakterisinin neden olduğu hastalıklara karşı en iyi korunma yolu pnömokok aşısı ile aşılanmaktır.

Çocuğumu neden pnömokok aşısı ile aşılatmalıyım?
Pnömokok aşısı:
Pnömokokların neden olduğu, zatürre, kan zehirlenmesi ve menenjit gibi potansiyel olarak ciddi hatta ölümcül olabilen hastalıklardan korur.
Çocuğunuzun daha az otit ve sinüzit geçirmesini sağlar,
Pnömokokal hastalık nedeniyle çocuğunuzun bakım gereksinimini ve okula devamsızlığını önler.

Kimlere pnömokok aşısı uygulanmalıdır?
Bebek ve 5 yaşından küçük çocuklara
Sağlıklı 65 yaş ve üzerindeki yetişkinlere
5 yaş ve üzerinde olup pnömokok bakterisinin neden olduğu hastalıklar için riski arttıran diğer hastalıkları bulunanlara pnömokok aşısı uygulanmalıdır.

Pnömokok bakterisinin neden olduğu hastalıklar için riski arttıran hastalıklar nelerdir?
5 yaş ve üzerinde olan çocuk ve yetişkinlerde bazı hastalıkların bulunması durumunda pnömokok hastalığı riski artar. Bu hastalıklar:
Kronik kalp hastalığı (özellikle siyanotik konjenital kalp hastalığı ve kalp yetmezliği)
Kronik akciğer hastalığı (astım hastaları dâhil)
Kronik böbrek yetmezliği
Kronik karaciğer hastalığı
Diabetes mellitus
BOS kaçağı
Kohlear implant
Orak hücreli anemi ve diğer hemoglobinopatiler
Fonksiyonel ya da anatomik aspleni, (dalağın bulunmaması)
HIV enfeksiyonu
Nefrotik sendrom
Bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler,
Radyasyon tedavisi ya da bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavi verilen hastalıklar,
Doğuştan ya da sonradan ortaya çıkan bağışıklık sistemi yetmezlikleri
Hodgkin hastalığı ve kötü huylu kanserler, lenfoma, lösemi, yaygın kanserler,
Solid organ nakli
Hematopoetik kök hücre alıcıları
Multiple miyelom
Alkolizm

Pnömokok Aşısı Uygulama Takvimi Nasıldır?
Pnömokok bakterisinin 90 dan fazla tipi vardır.
Konjuge pnömokok aşısı ve polisakkarit pnömokok aşısı olmak üzere pnömokok aşısının iki tipi vardır.
Konjuge pnömokok aşısı:
Ulusal Çocukluk Dönemi Aşılama Takvimimizde yer alan konjuge pnömokok aşısı pnömokokların 13 tipine karşı etkilidir.
Ulusal Çocukluk Dönemi Aşılama Takvimimizde 2’inci, 4’üncü ve 12’inci ayda olmak üzere 3 doz uygulanır. Pnömokok aşısı, 5 yaş ve üzerindeki sağlıklı çocuklara; riski arttıran bir hastalık(kanser, dalak bulunmaması gibi) yok ise gerekli değildir.
5 yaş ve üzerinde olup pnömokok hastalığı riskini arttıran durumların varlığında ve 65 yaş ve üzerinde sağlıklı kişilere de uygulanmalıdır. Aşılama şeması hastalıklara ve yaşa göre farklılık gösterir.
Polisakkarit pnömokok aşısı:
Polisakkarit pnömokok aşısı pnömokokların 23 tipine karşı etkilidir.
2 yaşından küçük çocuklarda etkili değildir.
Pnömokok hastalığı riskini arttıran durumların varlığında ve 65 yaş ve üzerinde sağlıklı kişilere önerilir. Aşılama şeması hastalıklara ve yaşa göre farklılık gösterir.

Pnömokok aşısı güvenli midir?
Evet. Pnömokok aşısı çok güvenlidir ve Pnömokokal hastalığı önlemede çok etkilidir. Aşıların tıpkı ilaçlar gibi yan etkileri olabilir. Çocukların çoğunda bu yan etkiler görülmez.

Pnömokok aşısının yan etkileri nelerdir?
Pnömokok aşısının yan etkileri genellikle hafiftir. Bunlar:
Hafif huzursuzluk
Uyuklama
İştahsızlık
Aşı uygulanan yerde kızarıklık, şişlik ve ağrı
Ateş

Pnömokok aşısının uygulanmaması gereken durumlar var mıdır?
Bir aşıya karşı ciddi allerjik reaksiyon ortaya çıkması durumunda, o aşının sonraki dozları uygulanmamalıdır.
Bir aşı bileşenine karşı ciddi allerjik reaksiyon ortaya çıkması durumunda, bu maddeyi içeren tüm aşıların uygulanmaması gerekir.

Kaynak: https://tektiklabilgielinde.saglik.gov.tr/index.php